31 Ocak 2012 Salı

Küllü Kedi

    Her ne kadar kedileri sevmesem de kendimi şimdilik onlara benzetiyorum. Sobamızla aramızdan su sızmıyor mesela. Öyle sıcak bir muhabbet besliyoruz ki birbirimize karşı, yapışıyorum ayrılamıyorum. Taşınabilir olsaydı her yere götürürdüm ki ben onu. Çok eğlenirdik.


Gördüğünüz yer kadar yaşamımın alanı. Nadide köşem. O minderin tek sahibi benim.
Ayrıca bir bünye bu kadar üşümemeli! Yani evet hava da soğuk ama bu evde bir ben üşüyorum. Hayattan zevk almıyorum resmen. Tek problem eller ve ayaklar. Kestirip kurtulabilir de insan.
Ahah doğru. :D Kestirdim de sayılır. Ayaklarımı yani. Tırnaklardan kaynaklanan bir problem. Sargılı, dikişli falan. Yürüyemiyorum gibili. 
Biri benim yerime küfretsin.
"Peki" diyerek densizlik etmeyin. Çok rica ediyorum. Hastayım, duygusalım. Please.

27 Ocak 2012 Cuma

Ben aşık oldum.
Tabi ki ulaşılabilir türden değil. Hep olan türden. Dizi ve film aşklarından bahsediyorum.



Yeni diziye başladım. “Sherlock.” Dahi kişilik falan hani, bilirsiniz. İşte ben ömrüm boyunca çok zeki olduğunu düşündüğüm insanlara hep hayranlık duydum. Başka ölçütlerim neredeyse yok gibi, zeki olmak durumu dışında. He ben çok mu zekiyim? Zaten değilim. Ama olanlara hep bir hayranlığım var. Öyle olduklarını nasıl anlıyorum peki? Burada da benim gözlem yeteneğim devreye giriyor. Buna yetenek demem komik oldu, durun biraz. Bariz bellidir zekilik zaten değil mi?

İnsan tahlili yapabilmek mükemmel bir şey. İnsan sarrafı olmak belki. Mesela birinin bana benim hislerimi, düşüncelerimi anlatması, beni bana anlatması güzel yani. Ne düşündüğümün bilinmesi, of diyorum. :)

Benim kararlarımı hislerimden çok mantığım verir. Aşık olacağım kişiye de mantığım karar verir. Hissiz de değilim tabi. Ama öyle işte. Bir insanda çok fazla zekilik durumu aramak da mantığımın bir seçimi. Belki de sadece hayranlık.

Çok önceleri benden iki yaş küçük birine aşık olmam da bu dahi olma durumunu nasıl önemsediğimin bir göstergesi olsa gerek. Mantığım bile geçememiş önüme.

Aslında zekilik de değil. Herkesten farklı olmak gibi bir durum. İlgi alanlarının herkesinkinden farklı olması, daha bir sıra dışılık hali. Alışılmışın dışındalık.
Bu kadar. Yeterli cümlem yok ve anlatamadım. :)

Her neyse, dizi gayet güzel.

20 Ocak 2012 Cuma

Bu sınavlar burada biter ve ben çekip giderim.

Çok özledim.
Haftalardır patlıcan yemiyorum.
Yani patlıcanı çok özledim, anlatabiliyor muyum?

Asıl mesele şu ki benim finallerim bitti bugün, çok ciddiyim. Pazar günü de İstanbul yolcusuyum.
Hava da pek bi güzel, kasvetengiz. Mutlu gibiyim bir de.

Demem o ki ben 3 hafta kadar yokum, çünkü muhtemelen evde internetim olmayacak. Böyle olması çok daha iyi tabi. (Tam da bu sırada iç sesim farklı şeyler söylüyor olabilir.) KPSS gibi bir sınava gircem ben çünkü. Çalışmam için güzel fırsat. Blogumun ve diğer blogların eksikliğini derinden hissedicem tabi ki. O yüzden kendinize ve geri kalan herkese güzel davranın. :)

He sahi bir de doğum günüm benim bugün. 
Şaka maka güzel bir gün yahu.
Selametle. :)

   

17 Ocak 2012 Salı

Sorun şu ki ben küfür edemiyorum.

   İnsan kıyafeti giyinmiş varlıklar, kostümlerinizi beğendim. Oyun da fena değil, gideri var. Roller de cuk oturmuş. Kendi adıma söyleyeyim, ben gayet iyi oynuyorum salağı. Aslında şöyle ki rol yapmama gerek kalmıyor.

   Replik mi unuttuk, oyun durmaz. Kesintiye uğratmamak gerekir. Yetenekliyiz biz, belirtmemiş miydim? Aynı anda yazıveririz bir yenisini. Yazdıklarımızın mantıklı olması gibi bir zorunluluk da yok. Zor değil, biz her halükarda salağı oynayacağız nasıl olsa.

   He bir de iki rolüm var benim. Aynı zamanda rüyandaki aptal kadını oynuyorum.

 

8 Ocak 2012 Pazar

Kelimelerin incitir de ben incinmem.

   "Sizden beklediğim şey tek başına sevgi değil, aynı zamanda saygı. Küçüklerime sevgi, büyüklerime saygı geçen yüzyılda kaldı. Benden saygı istiyorsanız ben de sizden saygı istiyorum. Hata yapmama izin verin ki gerçekten ders alayım. Hata değilse siz ders alın. 
   Benimle ilgili fikirleriniz elbette var. Ama arada benim ne düşündüğümü, ne hissettiğimi de sorun ve gerçekten dinleyin. Aramızdaki çoğu şey iletişimsizlikten çıkıyor.
   Söylediklerinize karşı çıktığımda size değil, söylediklerinize karşı çıkıyorum. Siz de bana değil, söylediklerime karşı çıkın. Kelimeler incinmez ama bizler inciniriz. Yani "sen aptalsın!" yerine "bu söylediğin fikir güzel değil!" diyelim birbirimize. Toplum içinde gurur duyacağınız bir şahsiyet olmam, sizin bana bir şahsiyet gibi davranmanıza bağlı."

   

7 Ocak 2012 Cumartesi

Love Foolosophy

   Kalbi acıktı. Diyetten sıkıldı. Kendine ödül vermek istiyor, en çikolatalısından. Düşündü sonra, bir şeye başladı mı tam anlamıyla devam etmeli. Bir süre daha çikolata yememeli. Hakim olmalı kendine. Biliyor ki bu meret hem tatlı, mutlu da ediyor, diğer taraftan baş düşmanı. Her neyse, beklemeli biraz daha.