28 Mart 2012 Çarşamba

Göz görmeyince gönül katlanırmış.

3. hafta bitmek üzere.
Ben hala tam olarak göremiyorum. Hala bulanık. Herhangi bir ilerleme de olmuyor. Her sabah uyanıp etrafa baktıktan sonra hala eskisi gibi olduğumu, iyileşemediğimi farketmek koyuyor sanki az biraz. Ne bileyim uyuyup uyandıktan sonra mucize falan bekliyorum ben galiba.
Günde 4 kez damla kullanmaktan sıkıldım mesela. Sonra gün ışığına istediğim gibi bakamamaktan da sıkıldım. Ders çalışmayı bile özledim. Sık sık moralimin bozulmasından, ağlamaktan da sıkıldım. Sürekli hastaneye gitmekten de. İyileşip iyileşmeyeceğimden emin olamamaktan da.
Bir hayli de durgunlaştım, sıkıcı bir insan oldum gibi.
Ayrıca haftaya vizelerim başlıyor ve ben ne yapacağımı gerçekten bilmiyorum. Kpss çalışmaları da askıda. Zaten en kazık sınavlarımdan biri gözüm tarafından yapıldı bana.
He sahi o çok önemsediğim göz makyajımı da yapamıyorum, insanlara önce değişik geldi yeni görüntüm, ama onlar da alıştı artık.
Her neyse, çok şanslıyım değil mi?
Bir de anlattıklarımı isyan etmek için ya da olayı dramatize etmek için yazmadım. Şükrediyorum aksine.
Sadece sıkıldım.

22 Mart 2012 Perşembe

Giderken..


Parmaklarımdan dökülenlere bir kez olsun, bu kez olsun inan.
Çünkü bu kez'im "son kez" artık.

Bir şey söyleme. Demek istediğim yine bir şey söyleme. Bu kez gülme bile.
Hiç birlikte olamayacağım adamsın sen nasıl olsa. Bu benim sözüm değil.

Sadece rüyamda gördüğüm zamanlarda sevgilim olan, geri kalan zamanlarda yaşanmamış bir anı olarak kalacak adamsın. Anı da benim, rüya da.
Ne çok bana aitsin aslında.

Bir de bana en uzak olansın. En az tanıdıklarımdansın.
Tanısam sevmezdim belki "tanısan sen de seversin" sözünün aksine.

Ben seninle küçük denilen bu şehrin aslında ne kadar da büyük olduğunu anladım.

Az zamanım kaldı büyüttüğün bu şehirde.
İşte ben, şehri de sana bırakırım giderken.
Sonunda vazgeçirdim kendimden diye sevinme, sen vazgeçiremedin kendinden, vazgeçmeyi ben istedim. Sadece istiyorum.

Söyleyeceklerim bitti, Meriç'e aksın parmaklarımdan dökülemeyenler de.
Edirne'me iyi bak. :)
Seni seviyorum.

8 Mart 2012 Perşembe

Bir Kadın Nedir Aslında?


Kadın olmayı annelerimizden öğrendik biz. Örgü örmeyi, yemek yapmayı, oturmayı kalkmayı, giyinmeyi, şükretmeyi ve daha nicelerini.
Annelerimiz birer sanatçıydı, bizler ise sanat eserleri.
Yaşadığımız tüm olumsuzluklara rağmen, bu olumsuzlukların etkisi ile kendimizi bir kadın erkek yarışına sokmadık. Çünkü annelerimiz de böyle yapardı. Kadının yeri farklıydı, erkeğin yeri farklı.

Sanattan anlamayan kişilerle karşılaşmamız ise ne bizim suçumuzdu, ne de annelerimizin.
Onlar;
Kalemimizi kırdılar.
Kelimelerimizi tükettiler.
Düşüncelerimizi harcadılar.
Bizden ünsüz birer düşünür yaptılar.

Onlar;
Bakıp da göremeyenler oldular. Bizler bakılıp da sevilemeyenler.
Çoğu zaman ise bakılarak sevilen, ancak anlamaya gerek görülmeyen yaradanın nadide eserleri olarak kaldık sanattan anlamayan insanların hayatlarında. Hayatlarında kaldık, çünkü biz hep sevilmeyi sevdik.

"Sevilen kadın, bütün kadınların en güzeli değil midir?"
Dünya kadınlar gününüz mutlu olsun! :)