30 Mart 2013 Cumartesi

Yaz Saati Uygulaması

                                                   Şekersiz içiniz.

Yaptıklarımı gerçekten çok büyük haltlar sanıp, vakitsizlikten şikayet etmeye hiç hakkım yok. Yoruculuğu yadsınamaz, lakin zaman zaman kendime acımak ve acınmayı istemek akıllı işi değil. Çünkü acınmak, anlaşılmak değil.

Bugün derse girdim, üstüne denemeye girdim, dönerken kalabalık ama çok kalabalık caddelerden geçtim. Bütün bunları yaptığım için bir ödülü hak ettim. En güzelinden bir akşam kahvaltısı tabii. Şimdiki de üçüncü çay.
Hava güzel, pencere açık. Bir taraflarım donmasına rağmen havasızlıklıktan şikayetlenip camı pencereyi açmak yok bu kez. Hava güzel olduğundan camı açmak var. Biraz gürültü girsin içeriye.

Gece saatleri 1 saat ileri alacak olmamız bile sıkmıyor canımı. Mutlu olmanın yolunun kişilere ya da eşyalara değil, amaçlara bağlanmak olduğunu artık biliyorum. Sonra amaçlarım var, öyleyse mutluyum.
İyiyim şimdi, kim ne derse desin.

Ders çalışmadığımda vicdanım tutuyorsa yakamdan, müzik dinlediğimde şarkının sözlerini değil de müziğini dinliyorsam, arada sırada açıp farklı farklı şairlerden farklı şiirler okuyorsam, iltifat duymak hoşuma gidiyorsa, sade kahvenin yanında canım çikolata da istiyorsa, her gün saçımı yıkıyorsam, her gün ütü yapıyorsam, eyelinerımı düzgün sürmek için milimetrik hesaplar yapıyorsam,
canım sıkıldığında ağlıyorsam,
sinirlendiğimde bağıramıyorsam,
hep birazcık sessizsem,
daima gülümsüyorsam,
değişen fazla bir şey yok, ben iyiyim. Ben her zamanki benim.

Ben gayet iyiyim.
Hava da iyi.
Bir de yazmak istedim, elime ne gelirse.

17 Mart 2013 Pazar

Belki bir gün biri beni tüm bu lanet fikirsizliğimle, tüm kararsızlığımla birlikte sever. Belki kendi kararlarının yanında benim yerime karar vermek de hoşuna gider.

Sonra sırf sevdiği için belki, bileğimden öper, sonra avuçlarımdan. Sadece sevgiden.

Belki hak ederim.

14 Mart 2013 Perşembe

Mavi Yazı


Diyorum ki günlerden bir gün, şöyle bir akşam Kız Kulesi'ni görmek ne müthiş olur. Belli bir hayranlığım söz konusu değil. Lakin "akşam" ne güzel olur.

Diyorum ki ben İstanbul'u istiyorum kız başıma. Süslü sözleri boca etmek gereksiz.
Yaşadığım şehirde "yaşamak" istiyorum. Bu kocaman şiiri dinlemeyi değil, okumayı arzuluyorum.

Önce oturacak yer, sonra bakılacak deniz, ardından eksiltili cümleler.
Pek simit yemem ya hani, bu kez simit ve çay da lazım. Biz, üçümüz...

Kimse bakmasın, kimse karışmasın, farklı farklı gözlerin hapishanelerinde mahkum edilmeyeyim işlemediğim suçlardan ötürü.

Diyorum ki kadınlar da kendilerini birkaç saatliğine şair hissetsin.
Akşam, akşamlığını bilsin; kadınlar görünmesin.

İsteğim en az senin kadar büyük İstanbul.
Şimdi ne söylediğini duyar gibiyim: 

- Pardon da, gözlerimin içiyle gülüyorum sana.