27 Kasım 2012 Salı

Bir Oyun Oynayalım mı?


Başını sakladığında vücudu ortada olduğu halde kendisinin görünmediğini düşünür çocuk.
Olsun.
O görünmediğini sanar ya hani, işte o an ondan keyiflisi yok.
Sen ise bu hikayenin yetişkin rolünü oynuyorsun dostum.
Çocuğu saklandığı yerde görmene rağmen, oyununu bozmamak adına görmemiş gibi yapıyorsun.
Rolün oldukça basit. Yapman gereken sadece sürekliliğini sağlamak mutluluğunun.
Fakat şunu söylemeliyim ki yetişkinler çoğu zaman oyun oynamayı bilmiyor çocuk.
Oyunları kötü oynuyorsunuz siz büyükler.

12 Kasım 2012 Pazartesi

Sorma "Neden?" Niçin?"


Bugün neden "Niçin?" demediğimi düşündüm. "Neden?" derim sık sık oysaki.
"Niçin?" demediğime üzüldüm sonra. Halbuki söylenilişi bin kat güzel, bir o kadar asil.
***

Senin hayallerinin, başkasının hayallerinin üzerinden koşup da atlayamadığı bir set var. O set çok değerli.
Bir başkasının hayalleri varsa işin içinde, seninkiler köşelerinden kırpılacak, üzgünüm.
Biri plansız ve öylece yaşayıp gidiyorsa, senin planların planlandığı gibi gitmeyecek.
Birinin keyfi yoksa, senin de mutlu olmanın pek bir hükmü yok.

Böyle olması gerektiğini biliyorsun.
Böyle olması gerektiğini bilmiyorlar.
Kaldı ki haklısınız, böyle bir gereklilik yok. Şayet hayal kurmak ve gerçekleştirmek adına bir ortağa ihtiyacınız yoksa.

Hayalleriniz "bir" olmuş ise, hangi coğrafyanın toprağı sizi bu kadar "siz" yaptı diyebilirim size ancak.
Son bir şey: Her şey yalnızlıktan.

İki soru birden cevapsız kalmamalıydı.