30 Ekim 2012 Salı

Hayat. Bir de Ben.


Yatmadan önce tekrar tekrar saatini kuran insanım. Öyle de takıntılıyım.
Öyle kestirip atamam. Hayatı olabildiğince zorlaştırırım.
Bir şeylerden emin olana kadar sorar dururum. Buna rağmen emin olmadığım zamanlar sayıca fazladır.

Sessizim. Çok konuşmam. Belki öyle güzel konuşamam, ondan.
Ama anlarım. Her söylenileni, hissettirileni ya da hissettirilmeyeni. Hem de kolayca.
Çünkü izlerim. Gözlem yapmak belki bunun adı.

Gülümserim. Pek çok.
Kararsızım. Hayatta nereye dokunsam oraya ait bir kararsızlığım mutlaka vardır.
Öyle çok orijinal fikirlerim de olmaz her konuda. Lakin olan konular da yok değil.

İnatçıyım. Hem hoş görürüm, hem de inatla kendi bildiğimi yaparım.
Hırslı olduğum zamanlar da var.
Bir de sıradanım. Oldukça sıradan.

Ne çok yanlışım var bir bilseniz.
Bazen de tatlı oluveriyorum. En çok da uykusuz kaldığımda. Bir enerji ki sormayın gitsin. Kinaye yapmadım.

Saat 06.30
Benim uğruna öleceğim yaşamsal ihtiyaç sevilmek.

Anlatılmakla bitiyorum ben. Sıradanlığın yazısı ancak bu kadar.

Böyle olduğum için seviliyorum.
Böyle olduğum için sevilmiyorum.
Böyleyim.
Serap ben.

27 Ekim 2012 Cumartesi

Yanyana olduk mu elele
Aç kalsak ağlamayız biliyorum.
                                                        Turgut UYAR

25 Ekim 2012 Perşembe

Sanırım


Benim soğuk havalarla problemim var.
Kimseyle değil.
Lakin severim kışı ben. Yalan değil.
İnsan sanar.
Suç değil.
İnsan suç da işler.
Hoş değil.
Hoş olanına hiç rastlamadım.
İnsan her zaman hoş olmaz.
İnsan sanar.
İnsan öğrenen bir varlıktır.
Hoş olan da öğretir, suç olan da.
Sanırım.
İnsanım.

Bir gün ben de upuzun kompleks cümleler kuracağım ve siz insanlar bir şeyler yazdığımı sanacaksınız. Kısacası noktalarımın sıklığını seyreltmem gerek.
Hala cümleye kısacası diyerek başladığımı düşünürsek, bu pek mümkün görünmüyor.

23 Ekim 2012 Salı

Yayın Akışı


Uyanmak.

Uyanamamak. Uyanmayı 5 dakika daha ertelemek.
Daha sonra bir 5 dakika daha ertelemek.

Uyanmak.
Hazırlanmak.

Gitmek.
Anlatmak. Anlatmak. Dinlemek.
Dönmek.

Baş ağrısı. Şarkı. Kahve. Takip.
Sevinmek. Heyecanlanmak. Mutlu olmak.
Üzülmek. Ağlamak.

Ağlamamak.
Uyumak.

Uyanmak.

19 Ekim 2012 Cuma

Uuu beybi


Her şeyi bir yana bırakalım da, kendimi okulda neden seksi hissettiğimin sebebini arıyorum.
Bulduğumu varsayarsak, hissettiğim şeyi hissetmemde en büyük pay insanların. Gösterdiğiniz çaba sahici veya değil, bilemiyorum. Fakat emeğinize sağlık.
Rüzgara da ayrıca teşekkür ediyorum buradan. Merdivenlerden inerken saçlarımı uçurduğu için.

17 Ekim 2012 Çarşamba

Özel İsim Olmayan özlem



Özlemeyi özlemenin neresi saçma?
Ya da sahip olduğun bir önceki acının şöyle geriye dönüp baktığında şimdi tatlı gelmesinin neresi garip?
Acıları özlemek diye bir şey var.

Bundan çok değil 5-6 ay önce hem beynimdeki hem çevremdeki kalabalıktan şikayet ederken, şimdi o kalabalığı özlüyorum.
Çevrem yine alabildiğine kalabalık. Herkes, her şey çok fazla bana. Çok.
Hem yapmam gereken, hem yapmamam gereken çok fazla şey var.
Yapmamam gerekenlerden biri de şu an şurada oturup şunları yazmak. Çünkü şuna vaktim yok şu vakitte. Yapıyorsam özlemimin hatırına yapıyorum.

Çünkü ben başka bir şehirdeki cumartesi günümü özledim.

Balkon kapısının açıklığını, sehpa görevindeki sandalyeyi, üzerindeki kahveyi, bilgisayarım kapanmasın diye hareketsiz oturuşumu, dinmek bilmeyen müziği, eşlik eden ve susmak bilmeyen kendimi, evimi, ne yemek yapacağımı düşünmeyi, fırsat buldukça hep yaptığım yazma eylemini, okumayı, arkadaşlarımı, sevgiliye ulaşma arzumu ve çabalarımı, yazdıklarımı, dinlediklerimi, dinlediklerimle kafamdakileri bağdaştırmayı, sabahlara kadar uyumamayı, uyumadan önce bir süre tavanı izlemeyi, heyecanımı, hepsini ama hepsini deli gibi özledim.

Şu an yaptığım şey ise çoğu şeye ayak uydurmak. Her şeyin yolunda olduğunu düşünmek.
Her şey yolunda. İşimdeyim, gücümdeyim. Okul var, öğrenciler var, öğrencilik var ekstradan. Yanlış olan bir şey yok.
Şu an kendimi iliklerime kadar yalnız hissetmek dışında.

Yapabileceğiniz bir şey yok. Yapmak da istemezsiniz. Yapacağınızı da düşünmedim. Ne yapmanız gerektiğini bilmiyorum. Ne yapmam gerektiğini de öyle.

Anlattıysam özlemimin hatırına.
Yine onun hatırına bugün uyumayacağım.

7 Ekim 2012 Pazar

Kandırdııım!

Evlenecek, evlenen, çocuğu olan arkadaşlarım var. Biz daha yeni büyümemiş miydik ki ama?
Yani aslında Allah daha da mutlu etsin demek istedim. :)

***
Kırtasiyeye uğramamalıyım ben.
Çünkü ben de kırtasiyeye girip, oraya gitmekteki asıl amacını unutanlardanım.
Çünkü oradaki bütün kurşun kalemleri alasım var. En azından hepsinden birer tane. Bugün aldığım şunlardan. Bordosu ama, daha güzeli.


Yeni kalemler almak, içinizdeki ders çalışma isteğini uyandırır. Yeni kaleminizle yazı yazacaksınız diye istemeden ders bile çalışırsınız. Öyle de bir hikmeti var.
Yani şu bahsettiğim şeyi şu yaşımda bile yaşıyorum. Kendimi küçük küçük kandırmayı seviyorum.
Demem o ki yeni kalemler alarak ders çalışma isteğinizi her daim canlı tutabilirsiniz.
Tabi ders çalışmak için de henüz almadığınız maaşınızı şimdiden bitirmemek gerekir.

***
Metroya bindiğinizde, yüzünüze ısrarla dikkatli dikkatli bakanlar olacaktır.
İşte böyle durumlarda o kişilerle göz göze gelmemek adına, o yukarıdaki yol haritası şeysine bakarım ben hep. Belki hangi durakta ineceğimi bilmediğim izlenimini verir bu tepeye bakışlar. Ama işe yarar.

Ayrıca biliyorum ezbere durakları. Söylerim de siz söylemeden. Otogar-Kartaltepe-Sağmalcılar-Bayrampaşa-Topkapı Ulubatlı-Emniyet Fatih-Aksaray şeklinde.

***
Çağımızda bir yerde birini beklerken yanınızdaki en iyi arkadaşınızın telefonunuz olduğunu biliyorum.
Bu arada ben bekletilmeyi seviyorum. Hakikaten öyle.

Bazen yürürken yolumuzu şaşırdığımız olur, beşer şaşardır çünkü.
İşte yolumuzu şaşırdığımızda önce bir duraksanır, o telefonlar ceplerden çıkar, şöyle bir karıştırılıyormuş gibi yapılır, sonra geldiğin yöne doğru geri dönülür. Bunun sebebi son anda gelen ve geri dönmeniz gerektiğini bildiren, bir işinizin çıktığını belirten bir mesaj izlenimi vermektir çevreye belki. + utanma smileyi.

Ya da yürüyüşe çıkarsınız, yürürsünüz belli bir yere kadar, e geri dönmeniz gerekir şimdi de. Geri dönmenizin etrafta komik karşılanacağını düşünerek yine çıkarırsınız telefonunuzu. Birkaç karıştırma hamlesinin ardından geri dönmeniz için kendinizce bir sebebiniz vardır artık.+ utanma smileyi.

***
Şimdi Kenan Doğulu'nun en eski şarkılarından Kandırdım şarkısını dinlemenizi tavsiye ederim.
Tatlı geceler. :)