Geldi zat-ı şahaneleri sonuç olarak. Ben de 'haydi sığınaklara' dedim ve geldim.
Geldim ve demek ki benim duygulanmaya vaktim yok diye düşündüm açıkçası.
Hani zamanımız yok ya, çok yoğunuz ya biz. Duygulanmaya zaman ayıramıyoruz pek tabii. Konuş deseler konuşuruz, kapanmaz o ağızlar. Ya da duygulanmak yerine susarız da zaman zaman. Tutarız kendimizi. Kaçarız nedense. Halbuki bir bıraksak kendimizi, kendiliğinden bulacağız asıl bizi.
Konuşmuyorum ben. Ama artık yazmıyorum da. Oysa ki yazsam, konuştuklarımın çoğuna bedel olacak kelimeler, israfsız. Sonra istediğin kadar sus.
Çok mu paha biçilemez benim harflerim? Eksilmesinden, ya da onları harcamaktan mı korkuyorum? Kıyamıyor muyum onlara? Cimri miyim ben?
Yok, hayır. Ben sadece bu aralar duygulanmıyorum.
3 yorum:
işte en kötüsü bu duygulanmamak. hemen cıkman lazım bu moddan...
Hemen bi şeyler yapmam lazım. :)
Halbuki bir bıraksak kendimizi, kendiliğinden bulacağız asıl bizi.
Çok güzel...
Yorum Gönder