16 Temmuz 2013 Salı


" Merhaba Bayım;

Size daha önce de bu hitap şekliyle başlayan bir mektup yazdığımı hatırlıyorum. Üstelik o zaman da çok kırgın, bezmiş ve kafası karışmış haldeydim. Evet bayım, şimdilik sadece formatınız değişmiş fakat yine, yeniden bir "bay" olmanız gerçeği manidar.
Güvenmiyorum bayım. Beynim sürekli dikkatli ol diyor, affedersiniz tabir yerindeyse "götü kollamak" adına katı, çekilmez ve umutsuz görünebiliyorum zaman zaman. Fakat siz beni bunun için yargılayacak durumda değilsiniz. Ne bir duruşunuz ne de bir sağlamlığınız var benim tarafımda. Sadece yaşamak istedikleriniz var, tatmak istediğiniz, ne olursa olsun almak istedikleriniz var. Benim sorunum bayım, siz değilsiniz. Sürekli sevmek üzerine benim sorunum. Zarar görmekle sevmek arasında kurduğum ve aslında var olmayan yakın ilişkiye inanmamdır benim sorunum. Siz beni tanıdığınızı sanırsınız bayım, benim de sizi tanıdığımı hatta içselleştirip alıştığımı. Ben ise o anda aklımdan geçen milyon adet kuşkuyla söylüyorumdur aşık olabileceğiniz kadar güzel ninnileri size. Size ninni değil, işte gerçekleri söylüyorum bayım. Siz de söylemeyin öyle şeyler artık. Oltaya gelmiş balık gibi kandırdığınızı düşünmeyin. Sevmeyin beni bayım, sevmeyin. "

6 yorum:

Oyuncakçı ADAM dedi ki...

Güven yoksa bayım olarak kalması iyidir

Zeynep Merdan dedi ki...

1800'lerden kopup gelmiş bir reddiye.
acı, muzip ve zarif.

Serapus dedi ki...

Sanki ağlayarak yazılmış gibi.

Küçük Şeylerin E'si dedi ki...

isyan tatlı tatlı...

Adsız dedi ki...

dedi ki...
çok güzelsin, çok farklısın...
diyorum ki...
çok güzeliz, çok farklıyız... ve siz tahammül edilemeyecek kadar farksızsınız...

Adsız dedi ki...

Altına imzamı atarım,ne de güzel anlatılmış.